Yalnızlık ufkunda beliren keskin bir ışık, minik bir pırıltı gibi yüzüne vurur ve yaklaştıkça büyür sonunda karanlıklar içinde aydınlık kaçınılmaz olur. İşte o pırıltı umuttur önce göz bebeğine düşer, sonra kalbine, en sonunda bütün bedenini esir alır ve ruhun aydınlanır. Bir tohumun toprağa, çekirdekten çınara geçmesi misali; gölgesinde mutluluk rüzgarı, meyvesinde aşkın ikramını verir sana… Bu bir hikâye değil bu hakikatin ta kendisi, ömrüne ömürler getirecek yaşamın vazgeçilmezi!
Rağmenlere kilitlediğin her şeyin başlangıcı “vazgeçmemek”. Ufukta bekleyen ışıkta, kalbinde ve ruhundaki umutta vazgeçmemek sırrında saklı. Düne ektiğin tohumlar bugünün nefesi, yarınların mirası olacak. Vazgeçmemek sırrının ilk anahtarı inançtan gelir, inanmak sonsuz kere inanmak… Herkes olamaz, olmaz bırak dediğinde yine de inan çünkü yola revan olanlar yola inanlardır ve yolun sonunda kazananlar hep onlar olur. Sana tersini söyleyen, yoldan dön, vazgeç diyenleri ömür durağının müsait bir yerinde indir, zira yola onlarla devam edemezsin.
İnanmak kalple olur. Önce aynadakini ve sonra yine aynadakini inandırman gerekir. Aynadan kalbine yansıyan tüm inançların -eğer vazgeçmezsen- bir gün gerçeğin olacak. Çünkü kalp yanılmaz, onu dinlersen mutlaka kazanırsın diyemem, yenilirsin bazen ama her seferinde daha güzel yenilmek ister yüreğin. Sen de bir kez daha yenil, zira ne demiş Sezai Karakoç “Yenilgi yenilgi büyüyen bir zafer vardır…”
Daha kendi ile savaşında bile yenik düşen insan yaşadığımız bu yılgınlar çağında nasıl zamana galip gelsin ki? Yine de zamana inat tutunmak bir kalbe, bir umuda, bir yola…
Kalbin inancını yitirmezse, direnirsen inatla bil ki yüreğinde tuttuğun o samimi duan ve niyetin göreceksin bir gün kuş olup konmuş kapına, anahtar olup açmış kapılarını. Eğer emek verdiğin yolda gördüğün zahmete katlanamayıp vazgeçersen yolu hak etmeyene vermiş olacaksın. Neden bu dünyada haklı olan hak eden kazanamıyor anlıyorsun değil mi?
Yaşamın kendisi bir savaş, herkes savunma hattında kendini savunuyor ve kimse karşısındakinin ne kadar yara aldığını görmüyor; görse belki durup dinleyecek “Gel vazgeçmeyelim insan olmaktan çünkü insanlığımızı unutmaya devam edersek bu savaş hiç bir zaman bitmez” diyecek.
Hayatta tutunacak dalım yok deme her gün gözlerinin önüne uzatılan sonsuzluk dalını gör yani gökyüzünü, toprağı, ağacı, aşkı, merhameti ve bunları sana gösteren Zât’ı gör çünkü onlar bu hayatı değerli kılan yaşamın vazgeçilmezleri.
Şimdi aynadakine bak ve söz ver, nefes aldıkça vazgeçmek yok! İnsanlığımın hakkını verip öyle yaşayacağım ve kalbimle çıktığım tüm yollardan asla vazgeçmeyeceğim ve bir gün umudumu sevgiyle taçlandıracağım.
İşte insanca yaşamak dediğin budur, her koşulda yenilse de asla pes etmeyip vazgeçmeyenlere sevgilerle…
“Kalbin inancını yitirmezse, direnirsen inatla bil ki yüreğinde tuttuğun o samimi duan ve niyetin göreceksin.”
yeni yıla girmişken bu cümleyi bu seneki motivasyon cümlem olarak kabulleniyorum. Okurken ruhumun ufukları açıldı. Yazınız çok güzel hissettiriyor insana…
Umut dolu ufuklarınız hep açık olsun… Teşekkür ederim🍃