Zam-An

Ayların, günlerin, saatlerin ve bizim saniyesine dahi hükmedemediğimiz, henüz yarışına girmeden kaybedeceğimizi bildiğimiz hızına yetişemediğimiz mücadelemiz, zaman….

Peki biz bu hüküm tanımaz zamanın neresindeyiz? Su misali akıp gitmiş zamanın mı yoksa yağmur olup yağacak zamanın mı peşindeyiz? Büsbütün içinde miyiz zamanın yoksa dışında mı? Sen söyle Şansım, neredeyiz? Yoksa Tanpınarca zamanın ne içinde ne de büsbütün dışında hissedemeyip yekpâre, geniş bir anın parçalanmaz akışında mıyız?
 
Kimimiz zamanını geçmişi özlemekle kaybediyor, kimimiz gelecek hayalleriyle boğuşup duruyor. Kimimiz bugünü yarın yapabilmek için kimimiz de yarınını dün gibi yaşayabilmek için yel değirmenine karşı savaşırcasına oraya buraya kılıç salıyor. Belki de en dramatik haliyle bu beyhude çaba sonuç bulacak mı, güzel günler de bizi görecek mi anneciğim diye çoğu zaman içimizdeki susmayan benle konuşuyoruz.

Çoğu zaman da fark etmeden zamanın hangi diliminde yaşar olduğumuzu unutuyoruz. Bugün, dünün hangi yarını? Yarına varan yol bugünden mi yoksa yarından mı geçiyor? Bugünün yaşanması için dünün hangi geçmişte kalması gerekir? Bugün olmadan yarın olabilir mi? Düşlediğimiz yarına ulaşmak için daha ne kadar bugünlerimizi düne feda edeceğiz? Yarınlarımız içinde hangi dün ve bugün saklı? Yarına varabilir miyiz? Bugünümüzü yarın yapmak ne kadar mümkün? Dünümüz düşlediğimiz yarın ise bugün günlerden ne?
 
Bugün günlerden benim. Dünüm de, bugünüm de, yarınım da benim.Akıp giden zamana karşı kürek çekecek olan da, geçmişin tozlu raflarında arayıp bulunmayanı, gelecekte önüme çıkacak yolların bilinmezliğinden korkmadan bulacak ve bir bir deneyecek olan da benim.”Keşke”lerle, ”iyi ki”ler arasına sıkışıp kalmış hayatın ötesine geçmek, her şeye rağmen hatta şu an bile geçip gitmekte olan zamana rağmen; keşkelere takılmayı bırakıp, ”iyi ki”lerle yaşamayı artık öğrenmek zorundayız.

Hiçbirimizin son perdeye kadar sahnede kalamayacağı bu oyunda, yitip giden zamanın yitik zaman oluşunu seyre dalmayı bırakın dostlar. Belki kalemimden dökülenlerle aradığınız kaynağı bulamayacaksınız ama bilmem kaçıncı deneyiminizde sizi aydınlığa götürecek o yolun peşine düşeceksiniz. Belki o karanlığı yeneceksiniz aradığınızı bulacaksınızdır. Kim bilir…

NO COMMENTS

LEAVE A REPLY

Bir yorum girin
Adınız

Exit mobile version